🐲 Ani Yüz Kızarması Ve Terleme

Urografin%76 i.v. ürografi için uygundur. Genellikle 20 ml/dak.'lık bir enjeksiyon hızı uygulanır. Eğer kalp yetmezliği olan hastalara 100 ml veya daha fazla uygulanacak ise, uygulama süresi olarak en az 20-30 dakika önerilir. Yetişkinler. Doz 20 ml Urografin %76'dır. Dozun 50 ml Urografin %76'ya yükseltilmesi, tanısal verimi Normalyüz kızarması. Yüz kızarması; utanma, mahcup olma, suçluluk, kızgınlık, telaş, heyecan gibi duygu durumlarında doğal bir vücut tepkisi şeklinde ortaya çıkabilir. Böyle durumlarda vücutta adrenalin hormonu salgılanır ve vücut ısısı ani olarak artar. Vücudun ani artan sıcaklığı sempatik sistemi uyarır. Bubelirtilerden bazıları şunlardır: Çarpıntı Yüz kızarması Yüzde kaşınma ve yanma hissi Titreme Terleme Bulanık görme Nefes darlığı Ağız kuruluğu Yutkunma güçlüğü Mide bulantısı Bilinç kaybı Ani tansiyon düşüşü Bayılma vb. Pagadin25 mg kapsül . Ağızdan alınır. Etkin madde: Her bir Pagadin kapsül 25 mg pregabalin içerir. Yardımcı maddeler: Laktoz monohidrat (danadan elde edilen), mısır nişastası, talk, jelatin (sığır kaynaklı), titanyum dioksit (E171). Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu kullanma talimatını dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. Bedenselbelirtiler ise genellikle yüz kızarması, çarpıntı, terleme, titreme, gerginlik, midede rahatsızlık, ağız kuruluğu, nefes almada güçlük, bayılma hissi, baş dönmesi ve kulak çınlaması şeklinde kendini gösterir. Builaçlar sara (epilepsi) ve sinir dokusunun hasarına bağlı ağrı (nöropatik ağrı) tedavisinde kullanılır. GABASET ®, krem renkli, 3 jelatin kapsüldür. GABASET ®, 20 kapsül içeren ambalajlarda bulunur, her kapsül 100 mg gabapentin içermektedir. Kapsül içeriğinde sığır kaynaklı jelatin bulunmaktadır ve Hayatınen önemli parçası olan birey el titremesi kalp çarpıntısı yaşamaya başladığında çevresinden de çekinebilir. İstisnai haller dışında yetişkin bir bireyin kalp atış hızı 100'ü geçmemesi gerektiği halde bu rakamın üzerinde seyreden atışlar çarpıntıya neden olur. Çarpıntı dışarıdan hissedilmese de el ZDvqu. Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nden Psikolog Şebnem Turhan; sıkça görülen ama çoğu zaman kişilik özelliği’ denilerek geçiştirilen sosyal fobi’ ile ilgili bilgiler verdi Sosyal fobi; toplumda sık görülen, erken yaşlarda başlayan, tedavi edilmediğinde uzun yıllar devam eden ve kendiliğinden ortadan kalkma olasılığı çok düşük olan, sosyal ortamlardan korkma’ halidir. Sosyal fobinin temel özelliği; kişinin kendisini göz önünde hissettiği durumlarda, küçük düşürücü’ bir şeyler yapma korkusu duymasıdır. YÜZÜ KIZARIR, TER BASAR Sosyal fobisi olan kişi; tanımadık insanlarla karşılaşma ya da başkaları tarafından gözlemlenme ihtimalini düşünerek, belirgin ve sürekli bir korku duyar. Çekindiği bu toplumsal durumla karşılaşması, onda korku ve kaygı doğurur. Buna bağlı olarak yoğun fiziksel yakınmalar da yaşar; terleme, çarpıntı, yüz kızarması, titreme ve soğuk-sıcak basması gözlenir. Sosyal fobisi olanlar ayrıca eleştiriye karşı aşırı duyarlıdır, kendine güvenmez, sosyal ilişki kurmayı başaramaz ve girişken olamazlar. GÖZLERDEN IRAK DURUR Sosyal fobik; çekindiği durumun ortaya çıkabilme ihtimali olan sosyal ortamlardan kaçınır ya da yoğun endişe ve sıkıntıyla bu duruma katlanır. Korktuğu ortamlara girdiğinde ise geri planda durur ve çekingen tavırlar sergiler. Örneğin; bir toplulukla bir yerde otururken diğer insanların onu göremeyeceği, onların bakışlarından mümkün olduğunca uzakta bir yere çekilmeyi tercih eder. Aslında yaşadığı bu korkunun aşırı ya da anlamsız olduğunu da bilir ama yine de korkusunu engelleyemez. HERKES BANA BAKIYOR, BENDEN SIKILIYOR! Sosyal fobisi olan kişinin sosyal ortamları tanımlamaları da farklıdır! Örneğin; sürekli olarak başkalarının kendisini, davranışlarını izlediğini ve eleştirdiğini düşünür. Bu nedenle başkalarının ne söylediğini, nasıl davrandığını, hatta sessizliğinin sonucunu bile kendine mal eder. Kendinin ya karşı tarafı sıktığını ya da karşı taraftan istenmediğini düşünür ve buna inanır. Sosyal fobik; en çok toplum içinde konuşmakla ilgili sorun yaşar. Konuşma’ korkusunu; tanıdık kişilerden oluşan küçük bir grup önünde konuşmak, otorite konumundaki patron, öğretmen, müdür vb. kişilerle görüşmek, sosyal toplantılara katılmak, toplulukta yemek yemek, telefonla konuşmak ve ev dışında genel tuvaletleri kullanmak gibi korkular takip eder. Söz konusu bu durumlardan mümkün olduğunca kaçınır. Eğer kaçamıyorsa kontrol etmekte güçlük çektiği aşırı panik, terleme, titreme, yüz kızarması ve nefes darlığı gibi duygusal ve bedensel belirtiler ortaya çıkar. Sosyal fobik için yaşam hiç de kolay değildir! Sıkıntılarını bastırmak için uygun olmayan çözüm yollarına da başvurabilir. Sosyal fobiklerde alkol ya da ilaç kötüye kullanımlarının hayli yüksek olduğu gözlenir. Bu durum; sosyal fobiye başka problemlerin de eşlik edebileceğinin göstergesidir. İŞE DÜZENLİ GİDEMEZLER, OKULU YARIDA BIRAKIRLAR Sosyal fobinin bir diğer zorluk çıkardığı alan da; toplum içinde iş görmeyi son derece güçleştirmesidir. Sosyal fobisi olanların iş kayıtlarının düzensiz olduğu, devamsızlığın çok görüldüğünü bildiren birçok araştırma mevcuttur. Çalışmayı başaran sosyal fobi hastaları da vardır; ancak bu kişiler sosyal fobileri tarafından kısıtlanır, sosyal ilişkiler kurmayı gerektiren işlerden uzak dururlar. Sosyal fobi; kişinin aslında sahip olduğu yeterlilikleri ortaya koymasını engeller ve bir süre sonra da kendisini yetersiz ve işe yaramaz biri olarak tanımlamaya başlar. Sosyal fobinin en sık olarak başladığı ya da en üst düzeye ulaştığı ergenlik döneminin bir özelliği, gençlerin sosyal ilişkilerini geliştirmeleri gereken bir dönem olmasıdır. Ancak bu dönemde sosyal fobi, ergenin sosyal ilişkilerini geliştirmesini engeller. Bu durumdaki genç; içe kapanık, diğer insanlarla neredeyse hiç ilişki kurmayan ve izole olmuş davranışlar gösterebilir. Aynı sorun eğitim almayı da etkiler. Kişinin daha düşük düzeyde eğitim almasına ya da eğitimi yarım bırakmasına da sebep olabilir. YA DOKTORUM BENDEN SIKILIRSA!.. Sosyal fobiyle ilgili yapılan tüm çalışmalar; bu hastalıkta tanı ne kadar erken başlarsa, hastalığa eşlik edebilecek diğer psikiyatrik sorunların da önüne geçilebileceğini vurguluyor. Ancak sosyal fobi hastalarının çoğu, yardım almak istemiyor ya da tedaviye geç başlıyor. Yapılan araştırmalara göre; toplumdaki fobik rahatsızlıklara sahip olma yüzde 10 oranında görünse de bu oranın yüzde 25 civarında olduğu düşünülüyor. Bunun sebebi; fobik rahatsızlıkların belirtilerinin kişilik özelliği olarak değerlendirilmesinden kaynaklanıyor. Sosyal fobisi olanlar, hastalığın belirtilerini kendi kişilik özellikleri olarak değerlendirebiliyor. Ben biraz çekingen biriyimdir, tanımadığım insanlarla konuşmayı çok fazla sevmem’ gibi ifadelerde bulunabiliyorlar. Bu nedenle fobilerin tedavileri için bir uzmana başvurma oranı da düşüktür. Sosyal fobiklerin doktora başvurmamasının olası nedenlerinden biri de; hastanın doktoruyla da kuracağı sosyal ilişkiden kaçınmasıdır! Çünkü sosyal fobik için doktor da; eleştiren, onun saçmaladığını düşünen, kendisinden sıkılan özelliklere sahip biri olacaktır!.. ERKEN TANIYLA ATLATILABİLİR Nedenleri halen araştırılan sosyal fobide, genetik ve çevresel faktörlerin hastalığın oluşumunda etkin rol oynayabileceği düşünülüyor. Çevresel faktörler arasında çocuk yetiştirme tutumları, model alma, kısıtlı sosyal alıştırmalar ve çocukluk dönemi olumsuz yaşantıların olması sıralanabilir. Nedenlerinin çok net şekilde belirlenmemesine rağmen, sosyal fobi tedavisi mümkün bir hastalıktır ve her hastalıkta olduğu gibi erken tanı önem taşır. Söz konusu belirtilere sahipseniz en yakın zamanda bir uzmana başvurmanızda fayda var. KADINLAR VE BEKARLAR DAHA FOBİK OLUYOR! Sosyal fobi; diğer kaygı bozukluklarına oranla daha erken dönemde, genellikle de kişiliğin ve sosyal becerilerin henüz gelişmekte olduğu ergenlik döneminde başlar. Zaman zaman da çocukluk döneminde başladığı ve ergenlik döneminde en üst noktaya ulaştığı da gözlenir. Cinsiyet açısından bakıldığında ise; sosyal fobinin kadınlarda erkeklere oranla daha fazla olduğu gözlenir. Bunun yanı sıra bekar, ayrılmış ve boşanmış kişilerde de evlilere oranla sosyal fobi daha fazla görülmektedir. Sosyal fobi; tüm sosyal ortamlarda gözlenebileceği gibi kişinin göz önünde olmaktan korktuğu bazı özel, performans gerektiren durumlarla da sınırlı olabilir. Ani yüz kızarmasının sebepleri nelerdir? Yüz kızarması neden olur? Kızarma bir hastalığa mı bağlıdır, psikolojik midir? Normal yüz kızarması Yüz kızarması utanma, mahcup olma, suç işleme, kızgınlık, telaş, heyecan gibi duygu durumlarında görülebilir. Bu durumlarda adrenalin hormonu artar, vücut ısısı artar ve sempatik sinir sistemi uyarılır. Yüzdeki damarlar genişler. Yüzde yanma ve kızarıklık görülür. Anormal yüz kızarması anormal yüz kızarması Sempatik sinir sistemi fazla çalışan veya aşırı duyarlı olan kişilerde görülür. Bu kişilerde sempatik sistem aşırı yaş arası anksiyete, sinirlilik, hormonal aktiviteye bağlı olarak daha sık görülür. Erkek ve kadınlarda eşit oranda görülür. Bazı kişilerde yüz kızarıklığına bölgesel aşırı terlemeyüz, koltuk altı, el terlemesi eşlik edebilir. olan anormal yüz kızarması Bazı hastalıklar, durumlar, ilaçlar ikincil yüz kızarıklığına neden olur. Hastalıklar -Kızıl hastalığı Kızıl özellikle 3-7 yaş aralığında ki çocuklarda görülen bakteriyel bir enfeksiyon hastalığıdır. Adını genelde hastanın vücudunda, özellikle dil, yüz, koltuk altları ve kasık bölgesinde kırmızı lekeler oluşturmasından alır. Ancak bu lekelerin hiç oluşmadığı enfeksiyonlar da görülür. Yetişkin yaşlarda da hastalığa yakalanmak mümkündür. Ateş 38 °C ila 40 °C, halsizlik, boğazda ağrı, yutkunmada zorluk, kızarıklıklar, normalden kırmızı yüz, ağız çevresinde solukluk, gövde ve karın derisinde tavuk derisi gibi pürtüklü görünüm, karın ağrısı, bulantı ve kusma, dilin çilek gibi kızarması ve beyaz paslı dil görülür. Antibiyotiklerle tedavi edilir. Edilmezse %10 oranında kalp ve böbrek tutulumu görülür. -Eritema enfesiyozum Çocukluk çağının viral döküntülü hastalıklarındandır. 5. hastalık olarak da geçer. Etkeni Parvovirüs B 19’dur. Daha fazla 5 yaş üstü çocuklarda hastalık yapar. Aşısı yoktur. Çok bulaşıcı değildir ve çoğu kez tehlikeli değildir. Hasta ile temastan yaklaşık 5- 15 gün sonra yüzde tokatlanmış yanak görüntüsü yapan tipik döküntü ortaya çıkar. Yüzdeki döküntü ortaya çıktıktan 3–4 gün sonra hafif ateş olabilir. Döküntü alın ve çeneye de yayılabilir, ama ağız etrafı soluk kalır. 1- 2 gün sonra kollar, bacaklar ve gövdede bu kez dantel gibi ve kaşıntılı döküntü oraya çıkar. Bu döküntü 3 hafta kadar sürdükten sonra söner. Bu süre boyunca döküntü sıcak banyo, güneş, sürtünme vs ile belirginleşebilir. Kan sayımında lökosit sayıları ve hematokrit-eritrosit düzeylerinde de geçici bir düşme görülebilir. Ateş düşürücüler ve kaşıntı için losyonlar dışında tedavisi yoktur. Ergenlik çağında 5. hastalık sırasında eklemlerde şişme ve ağrı olabilir. Bunun için ibuprofen verilebilir. -Mitral kapak darlığı Al yanak, mor dudak, koşmada nefes darlığı, öksürük, çarpıntı, yorgunluk, güçsüzlük, ağızdan kan gelme, ses kısıklığı, ayaklarda şişlik, bayılma, inme gibi bulgular görülebilir. -Sistemik Lupus Eritematozus Malar raşkırmızı yanak, diskoid raş, güneşe duyarlılık, ağız içi ülserler, eklemlerde şişlik, vücut zarları tutulumu, böbrek, nörolojik bulgularNöbetler, inme, kan bozuklukları, antikor pozitifliği gibi bulgular görülür. -Polistemi vera Kanda kırmız hücre sayısının artışına bağlı olarak yanak, burun, kulak memesi ve avuç içinde kırmızımsı görünüm vardır. Bazı hastalarda ayaklarda yanma ve ayak bileği eklemlerinde şişlik görülür. Bazı hastalarda sıcak banyo sırasında ciltte kaşıntı görülür. Baş ağrısı, baş dönmesi, aşırı terleme, kulaklarda çınlama, görme bulanıklığı, sersemlik hissi kan akımının yavaşlamasına bağlı olarak görülür. Kan hematokrit düzeyinin %60’ın üzerinde olması tanı koydurucudur. Tedavide kan alma, asipirin ve hidroksiüre kullanılır. -Gül hastalığırozasea Genetik faktörler, stres, parazitler, bakteriler hastalığın oluşmasında etken olabileceği düşünülen şüpheli sebeplerdir. Yüzde kızarıklık ve sıcaklık hissiyle kendini gösteren rozasea’da, en etkili tedavi yöntemi hastalığa neden olan etkenlerden korunmaktır. Sıcaktan, güneşten, saunadan ve yanlış kozmetiklerden uzak durmak gerekir. İltihabi lezyonların az olduğu durumlarda antibiyotikli kremler kullanılır, iltihabın yoğun olduğu lezyonlarda ise ağızdan antibiyotikler kullanılabilir. Rozasea hastalığı nedeniyle genişleyen damarların tedavisinde lazer yöntemine başvurulur. -Karsinoid sendrom Feokromasitoma, nöroblastom ve apendixdeki karsinoid tümörler buna neden olur. Nadir görülür, yüzde kızarıklığa neden olur. Yüzdeki kızarıklığa karın ağrısı, çarpıntı ve ishal eşlik edebilir. -Hiperhomosisteinemi Bu hastaların yanakları kırmızı, tombuldur. Gevşek, gözleri kayan hafif zeka geriliği olan çocuklardır. -Konjenital eritropetik porfirya veya eriropetik protoporfirisi olan çocuklarda yanaklarda kızarıklık, safra kesesi taşı, dalak büyümesi görülür. İlaçlar -Sivilce tedavisinde kullanılan ilaçlar, -Monosodyum glutamat içeren besinlerSalam, sosis, kola, hamburger gibi, -Şeker hastalığında kullanılan klorpropamid, -Meme kanserinde kullanılan tamoksifen, -Osteoproz tedavisinde kullanılan raloxifen, kalsitonin, -Anjina ve hipertansiyon tedavisinde kullanılan kalsiyum kanal blokerleri, gliseril trinitrat, izosorbid dinitrat, -Prostat kanserinde kullanılanbuserelin, triptorelin, goserelin NOT Al Fadimem, bal Fadimem… Uzm. Dr. Ali AYDIN

ani yüz kızarması ve terleme