⛳ Fatır Suresi 22 Ayet Anlamı

AbeseSuresi'nin tamamını dinle! Abese Suresi, 20. Ayet Meali (80:20) - Kur'an Ayetleri. kuranayetleri.net › abese-suresi/ayet-20. Abese suresi, 20. ayetin kelime anlamı ve karşılaştırmalı Türkçe mealleri. Sure Sure 1. Fatiha 2. Bakara 3. Âl-i İmrân 4. Nisa 5. g t. d. Fatır Suresi ( Arapça: سورة فاطر ), Kur'an 'ın 35. suresidir. Sure 45 ayetten oluşur. Sûre ismini birinci âyette geçen ve yaratan, yoktan var eden anlamına gelen “fâtır” kelimesinden almıştır. Yine ilk ayette geçen “el-Melaike” kelimesinden dolayı “Melaike Suresi” diye de anılır. Mekke ’de Fâtır Suresi 28. Ayetinin Meali (Anlamı): İnsanlar, yerde yürüyen canlılar ve sağmal hayvanlar da aynı şekilde çeşit çeşit renklerdedir. Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar. Şüphesiz Allah, karşı konulamaz kudret sahibidir, çok bağışlayıcıdır. Fâtır Suresi 28. FâtırSuresi Türkçe Meali, Fâtır Suresi'nin yazılışı okunuşu ve anlamı, Fâtır Suresi sesli dinle 21. Ayet Meali; Fâtır Suresi, 22. Ayet Meali Fatırsuresi 27. ayet - Açık Kuran. Erhan Aktaş - Kerim Kur'an. Allah'ın gökten su indirdiğini görmüyor musun? Onunla rengarenk ürünler çıkardık. Ve dağlarda da beyazlı, kırmızılı ve çeşitli renklerde, siyah ve simsiyah katmanlar oluşturduk. أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنزَلَ مِنَ Fatır Suresi Türkçe Anlamı 22. âyetin son cümlesinde, getirilen bütün kanıtları görmezden gelen ve inatla inkârcılığını sürdürenler 35 Sure. Fâtır Suresi 22. Ayet Meali, Fâtır 22, 35:22. Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah, dilediğine işittirir. Sen, kabirde bulunanlara işittirecek WMVG7sd. ❬ Önceki Sonraki ❭ وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا Ve câe rabbuke vel meleku saffen saffâsaffen. 22-23 Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!? Diyanet İşleri Başkanlığı 22-23 Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!? Diyanet Vakfı 21-22 Ama yeryüzü parça parça döküldüğü, Rabbinin emri geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman her şey ortaya çıkacaktır. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Rabbinin emri gelip melekler saf saf dizildiği zaman, Elmalılı Hamdi Yazır Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman, Ali Fikri Yavuz Rabbinin emri gelib melekler saf saf dizilir; Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Ve rabbının emri gelip Melek saffen saffâ» dizildiği vakıt Fizilal-il Kuran Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince, Hasan Basri Çantay Rabbin in emri geldiği, melekler de saf saf indiği zaman, İbni Kesir Melekler sıra sıra dizilip Rabbının buyruğu geldiğinde. Ömer Nasuhi Bilmen Ve Rabbin emri gelip melekler de saf saf dizilince. Tefhim-ul Kuran Rabbinin buyruğu geldiği ve melekler de dizi dizi durduğu zaman; Mekke döneminde nüzul ettiğine inanılan bu surede, diğer surelere benzer konular ele alınmaktadır. Bu bağlamda Fatır Suresi’nde Allah’ın birliği başta olmak üzere; Allah’ı kanıtlayacak olaylara, öldükten sonra dirilmeye ve kafirler ile müminler arasındaki farklara yer verilmektedir. Bu sure içerisinde toplamda 45 ayet-i kerimeye yer Suresi’ni okuyanlar burada yer alan işaretlere bakarak Allah’ın varlığına kanaat getirilmektedir. Bu surenin indirilme sırasında ise Furkan Suresi ile Meryem Suresi arasında kaldığı ifade edilmektedir. Bu sureyi okuyan kimsenin Cennet’e istediği kapıdan girebileceğine dair faziletler bulunmaktadır. Bu fazileti sebebiyle Fatır Suresi sürekli onup dinlenen sureler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda Fatır Suresi’ni okuyup, onu ezberlemek isteyenlerin sayısı da oldukça dikkat çekmektedir. Siz de aşağıdaki başlıklara göz atarak; Fatır Suresi hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. Paylaşılan Diyanet meali ile de surenin anlamını Suresi Türkçe Okunuşu lillahi fatıris semavati vel erdı caılil melaiketi rusülen ülı ecnihatim mesna ve sülase ve ruba' yezıdü fil halkı ma yeşa' innellahe ala külli şey'in yeftehıllahü lin nasi mir rahmetin fe la mümsike leha ve ma yümsik fe la mürsile lehu mim ba'dih ve hüvel azızül eyyühen nasüzküru nı'metellahi aleyküm hel mim halikın ğayrullahi yerzükulüm mines semai vel ard la ilahe illa hüve fe enna tü' iy yükezzibuke fe kad küzzibet rusülüm min kablik ve ilellahi türceul eyyühen nasü inne va'dellahi hakkun fe la teğurrannekümül hayatüd dünya ve la yeğurranneküm billahil şeytane leküm adüvvün fettehızuhü adüvva innema yed'u hızbehu li yekunu min ashabis keferu lehüm azabün şedıd vellezıne amenu ve amilus salihati lehüm mağfiratüv ve ecrun fe men züyyine lehu suü amelihı fe raahü hasena fe innellahe yüdıllü mey yeşaü ve yehdı mey yeşaü fe la tezheb nefsüke aleyhim haserat innellahe alımüm bima erseler riyaha fe tüsıru sehaben fe suknahü ila beledüm meyyitin fe ahyeyna bihil erda ba'de mevtiha kezaliken kane yürıdül ızzete fe lillahil ızzetü cemıa ileyhi yas'adül kelimüt tayyibü vel amelüs salihu yerfeuh vellezıne yemkürunes seyyiati lehüm azabün şedıd ve mekru ülaike hüve halekaküm min türabin sümme min nutfetin sümme cealeküm ezvaca ve ma tahmilü min ünsa ve la tedau illa bi ılmih ve ma tahmilü min ünsa la tedau illa bi ılmih ve ma yüammeru min müammeriv ve la yünkasu min umurihı illa fı kitab inne zalike alellahi ma yestevil bahrani haza azbün füratün saiğun şerabühu ve haza milhun ücacve min küllin te'külune lahmen tariyyev ve testahricune hılyeten telbesuneha ve teral fülke fıhi mevahıra li tebteğu min fadlihı ve lealleküm leyle fin nehari ve yulicün nehar fil leyli ve sehhareş şemse vel kamera küllüy yecrı li ecelim müsemma zalikümüllahü rabbüküm lehül mülk vellezıne ted'une min dunihı ma yemlikune min ted'uhüm la yesmeu düaeküm ve lev semiu mestecabu leküm ve yevmel kıyameti yekfürune bi şirkiküm ve la yünebbiüke mislü eyyühen nasü entümül fükaraü ilellah vallahü hüvel ğaniyyül yeşe' yüzhibküm ve ye'ti bi halkın ma zalike alellahi bi la teziru vaziratüv vizra uhra ve in ted'u müskaletün ila hımliha la yuhmel minhü şey'üv ve lev kane za kurba innema tünzirullezıne yahşevne rabbehüm bil ğaybi ve ekamus salah ve men tezekka fe innema yetezekka li nefsih ve ilellahil ma yesteil a'ma vel lez zulümatü ve len lez zıllü ve lel ma yestevil ahyaü ve lel emvat innellahe yüsmiu mey yeşa' ve ma ente bi müsmiım men fil ente illa erselnake bil hakkı beşırav ve nesıra ve im min ümmetin illa hala fıha iy yükezzibuke fe kad kezzebellezıne min kablihim caethüm rusülühüm bil kitabil ehaztüllezıne keferu fe keyfe kane lem tera ennellahe enzele mines semai maa fe ahracna bihı semeratim muhtelifen elvanüha ve minel cibali cüdedüm bıduv ve humrum muhtelifün elvanüha ve ğarabıbü minen nasi ved devabbi vel en'ami muhtelifün elvanühu kezalik innema yahşellahe min ıbadihil ulema' innellahe azızün yetlune kitabellahi ve ekamus salete ve enfeku mimma razaknahüm sirrav va alaniyetey yercune ticaratel len yüveffiyehüm ücurahüm ve yezıdehüm min fadlih innehu ğafurun evhayna ileyke minel kitabi hüvel hakku müsaddikal lima beyne yedeyh innellahe bi ıbadihı le habırum evrasnel kitabellezınestafeyna min ıbadina fe minhüm zalimül li nefsih ve minhüm muktesıdve minhüm sabikum bil hayrati bi iznillah zalike hüvel fadlül adniy yedhuluneha yühallevne fiha min esavira min zehebiv ve lü'lüa ve libasühüm fıha kalül hamdü lillahillezı ezhebe annel hazın inne rabbena le ğafurun ehallena daral mükameti min fadlih la yemessüna fıha nesabüv ve la yemessüna fıha keferu lehüm naru cehennem la yukda aleyhim fe yemutu ve la yühaffefü anhüm min azabiha kezalike neczı külle hüm yastarihune fıha rabbena ahricna na'mel salihan ğayrallezı künna na'mel e ve lem nüammirküm ma yetezekkeru fıhi men tezekkera ve caekümün nezır fe zuku fe ma liz zalimıne min alimü ğaybis semavati vel ard innehu alımüm bi zatüs cealeküm halaife fil ard fe men kefera fe aleyhi küfruh ve la yezıdül kafirıne rüfruhüm ınde rabbihim illa makta ve la yezıdül kafirıne küfruhüm illa eraeytüm şürakaekümüllezıne ted'une min dunillah erunı maza haleku minel erdı em lehüm şirkün fis semavat em ateynahüm kitaben fehüm ala beyyinetim minh bel iy yeıdüz zalimune ba'duhüm ba'dan illa yümsiküs semavati vel erda en tezula ve lein zaleta in emsekehüma min ehadim mim ba'dih innehu kane halımen aksemu billahi cehde eymanihim lein caehüm nezırul le yekununne ehda min ıhdel ümem felemma caehüm nezırum mazadehüm illa fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve kanu eşedde minhüm kuvveh ve ma kanellahü li yu'cizehu min şey'in fis semavati ve la fil ard innehu kane alimen lev yüahızüllahün nase bima kesebu ma terake ala zahriha min dabbetiv ve lakiy yüahhıruhüm ila ecelim müsemma fe iza cae ecelühüm fe innellahe kane bi ıbadihı besıyraFatır Suresi Türkçe Anlamı gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak engelleyecek yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Allah'tan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?4.Ey Muhammed! Eğer seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, senden önce de nice peygamberler yalancı sayılmıştır. Bütün işler ancak Allah'a insanlar! Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı Şeytan Allah hakkında sizi şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise siz de onu düşman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya edenler için çetin bir azap vardır. İman edip salih ameller işleyenler için ise bir bağışlanma ve büyük bir mükafat ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, ameli iyi olan kimse gibi mi olacaktır? Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. Ey Muhammed! Onlar için duyduğun üzüntüler yüzünden kendini helak etme! Şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla rüzgarları gönderendir. Onlar da bulutları hareket ettirir. Biz de bulutları ölü bir toprağa sürer ve onunla ölümünden sonra yer yüzünü diriltiriz. İşte ölümden sonra diriliş de kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah'a aittir. Güzel sözler ancak ona yükselir. Salih ameli de güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. İşte onların tuzağı boşa sizi önce topraktan, sonra da az bir sudan meniden yarattı. Sonra sizi erkekli dişili eşler yaptı. Allah'ın ilmine dayanmadan hiçbir dişi ne hamile kalır ne de doğurur. Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez, yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta Levh-i Mahfuz'da yazılı olmasın. Şüphesiz bu Allah'a deniz aynı olmaz. Şu tatlıdır, susuzluğu giderir; içimi kolaydır. Şu ise tuzludur, acıdır. Bununla beraber her birinden taze et yersiniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan istemeniz ve şükretmeniz için gemilerin orada suyu yara yara gittiğini geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve Ay'ı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir vakte kadar akıp gitmektedir. İşte bu Allah'tır, Rabbinizdir. Mülk yalnızca O'nundur. Allah'ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koştuğunuzu inkar ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan Allah gibi haber insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla layık Allah dilerse sizi giderir ve yeni bir halk Allah'a göre zor bir şey günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, bir başkasını, günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri halde Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş ancak Allah' ile gören bir ile aydınlık bir ile sıcaklık bir ile ölüler de bir olmaz. Allah dilediğine işittirir. Sen kabirde bulunanlara işittirecek ancak bir biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş Muhammed! Eğer seni yalanlıyorlarsa bil ki, onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Oysa peygamberleri onlara apaçık delilleri, sahifeleri ve aydınlatıcı kitabı ben inkar edenleri yakaladım. Beni inkar etmenin sonucu nasıl oldu! musun ki Allah gökten su indirdi. Biz onunla türlü türlü ürünler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı birbirinden farklı çeşitli renklerde yollar katmanlar var, simsiyah taşlar da yeryüzünde hareket eden diğer canlılardan ve hayvanlardan yine böyle çeşitli renklerde olanlar vardır. Allah'a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret kendilerine mükafatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye böyle yaparlar. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını Muhammed! Sana vahyettiğimiz kitap Kur'an, kendinden öncekini tasdik eden hak kitaptır. Şüphesiz Allah kullarından hakkıyla haberdardır. Onları hakkıyla biz o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere Muhammed'in ümmetine miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah'ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de derler "Hamd, bizden hüznü gideren Allah'a mahsustur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir."35."O, lütfuyla bizi kalınacak yurda yerleştirendir. Bize orada bir yorgunluk dokunmaz. Bize orada usanç da gelmez." edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cehennemde, "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim" diye bağrışırlar. Onlara şöyle denilir "Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur." Allah göklerin ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz o, gögüslerin özünü kalplerde olanı hakkıyla sizi yeryüzünde halifeler kılandır. Artık kim inkar ederse inkarı kendi aleyhinedir. İnkarcıların inkarı, Rableri katında ancak uğrayacakları gazabı artırır. İnkarcıların inkarı, ancak ziyanlarını ki "Allah'ı bırakıp da taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana, onlar yerden ne yaratmışlardır?" Yoksa onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Yoksa kendilerine bir kitap verdik de, o kitaptan, açık bir delile mi sahip bulunuyorlar? Hayır, zalimler birbirlerine aldatmadan başka hiçbir şey Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye kurduğu düzende tutuyor. Andolsun, eğer onlar yörüngelerinden sapıp yok olur giderlerse, O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halimdir hemen cezalandırmaz, mühlet verir, çok eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse, ümmetlerden herhangi birinden daha çok doğru yol üzere olacaklarına dair en güçlü şekilde Allah'a yemin etmişlerdi. Fakat onlara bir uyarıcı gelince, bu ancak onların nefretlerini büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için böyle davranıyorlardı. Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah'ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen Allah'ın kanununda hiçbir sapma dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Oysa onlar kendilerinden daha da kuvvetli idiler. Ne göklerde ve ne de yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey vardır. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret Allah insanları, kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince, gerekeni yapar. Çünkü Allah, kullarını hakkıyla Suresi Konusu Allah’ın yaratıcılığı, O’ndan başka tanrı bulunmadığı ve şirkin çarpık düşüncelere dayalı bir zihniyet ve tutum olduğu, Hz. Muhammed’in önceki peygamberler gibi Allah katından mesaj getirmiş hak peygamber olduğu, öldükten sonra dirilmenin gerçekleşeceği ve dünyadaki amellerin karşılığının âhirette mutlaka görüleceği açıklanmakta, Cenâb-ı Allah’ın kudretinin delillerinden örnekler Suresi Tefsiri Hamd, gökleri ve yeri yoktan var eden, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah’a mahsustur. O dilediği kadar fazlasını da yaratır. Kuşkusuz Allah her şeye kadirdir. وَمَا يَسْتَوِي الْأَحْيَاءُ وَلَا الْأَمْوَاتُ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَنْ يَشَاءُ ۖ وَمَا أَنْتَ بِمُسْمِعٍ مَنْ فِي الْقُبُورِ Ve ma yestevil ahyaü ve lel emvat innellahe yüsmiu mey yeşa’ ve ma ente bi müsmiım men fil kubur Kelime Okunuşu Anlamı Kökü الْأَحْيَاءُ l-eHyā`u dirilerle الْأَمْوَاتُ l-emvātu ölüler يُسْمِعُ yusmiǔ işittirir وَمَا ve mā yoksa değilsin بِمُسْمِعٍ bimusmiǐn işittirecek الْقُبُورِ l-ḳubūri kabirler Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Ve ne de dirilerle ölüler eşit olur; şüphe yok ki Allah, dilediğine duyurur ve sen kabirlerdeki ölülere duyuramazsın. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan ve ne de yaşayan ile kalben ölmüş bulunan. Şüphesiz Allah, dileyen kimseye dilediği şekilde işittirir. Halbuki sen, mezarlardaki ölüler gibi, kalben ölmüşlere işittiremezsin. Adem Uğur Adem Uğur Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirlerdekilere işittiremezsin! Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Diriler hakikat ilmi ile ölüler kendini vefat edince yok olacak sanan bedenliler de bir olmaz! Muhakkak ki Allâh dilediğine işittirir... Sen, kabirlerin içindeki kozalarının - beyinlerinin içindeki dünyalarında yaşayıp kendini bununla kilitlemiş kimselere işittirme işlevine sahip değilsin! Ahmet Varol Ahmet Varol Dirilerle ölüler de bir olmaz. Allah dilediğine duyurur. Sen kabirlerde olanlara duyuracak değilsin. Ali Bulaç Ali Bulaç Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Dirilerle ölüler hiç de bir olmaz, hülâsa müminlerle kâfirler müsavi değildir. Doğrusu Allah dilediği kimseye hakkı kabul ettirir işittirirse de sen, kabirde bulunanlara kalbleri ölü kâfirlere işittirecek değilsin. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı 19-22 Görmeyen ile gören, karanlık ile aydınlık, gölge ile sıcak bir olmaz. Diriler ile ölüler de bir olmaz. Şüphesiz ki Allah dileyene işittirir. Sen kabirdekilere işittiremezsin. Bekir Sadak Bekir Sadak Dirilerle oluler de bir degildir. Dogrusu Allah, diledigi kimseye isittirir. Sen, kabirlerde olanlara isittiremezsin. Celal Yıldırım Celal Yıldırım Dirilerle ölüler de bir değildir. Şüphesiz Allah dilediği kimselere işittirir. Sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin.. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Dirilerle ölüler de bir olmaz. Allah, iyi niyetine göre dilediğine işittirir. Sen, kabirde bulunanlara işittiremezsin. Diyanet İşleri Diyanet İşleri Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah, dilediğine işittirir. Sen, kabirde bulunanlara işittirecek değilsin. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirlerdekilere işittiremezsin! Edip Yüksel Edip Yüksel Ne de diriler ile ölüler birdir. ALLAH, kim/kimi dilerse ona işittirir. Sen mezarlarda bulunanlara işittiremezsin. Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Ölülerle diriler de eşit olmaz. Gerçi Allah, her dilediğine işittirirse de sen, kabirlerdekine işittirecek değilsin. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Diriler ile ölüler de bir değildir. Allah dilediğine ses işittirir. Fakat sen mezarlıktakilere sesini işittiremezsin. Gültekin Onan Gültekin Onan Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Tanrı, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirlerdekilere işittiremezsin! Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Hulâsa Dirilerle ölüler bir olmaz. Şübhesiz ki Allah kimi dilerse ona hakıykatları duyurur. Sen kabirlerde olanlara da işitdirecek değilsin a!.. Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şübhesiz ki Allah Kur`ân`ın hakikatini hikmetine binâen dilediği kimseye işittirir de onlara hidâyet eder. Yoksa sen kabirlerde bulunanlarama`nen ölmüş olanlara işittirecek bir kimse değilsin! İbn-i Kesir İbn-i Kesir Diriler ile ölüler de bir değildir. Muhakkak ki Allah; dilediğine işittirir. Sen; kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Yaşayanlar ile ölüler de bir değildir. Allah dilediği kimseye işittirir, ama sen mezarlarda ki ölülere işittiremezsin. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Ve hayy diri olanlar ve ölüler eşit olmaz. Muhakkak ki Allah, dilediğine işittirir. Ve sen, kabirlerde mezarlarda olanlara işittirici değilsin. Kadri Çelik Kadri Çelik Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Muhammed Esed Muhammed Esed ve ne de yaşayan ile kalben ölmüş bulunan. Şüphen olmasın ki ey Muhammed, Allah dilediğine işittirir, halbuki sen mezarlardaki ölüler gibi kalben ölmüşlere işittiremezsin. Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu ne de manen dirilerle ölüler bir olurlar. Şu kesin ki Allah, işitmeyi dileyene işittirir, fakat sen mezardakiler gibi manen ölmüş olanlara asla işittiremezsin Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Ve berhayat olanlar ile ölmüşler de müsavî olamaz. Şüphe yok ki, Allah dilediğine işittirir ve sen kabirlerde bulunanlara işittirici değilsin. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dilediği kimseye işittirir. Sen kabirlerde olanlara işittiremezsin. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Dirilerle ölüler eşit olmaz! Gerçi Allah dilediği kimseye işittirir; sen ise kabirlerin içindeki kimselere işittiremezsin! Seyyid Kutub Seyyid Kutub Diriler ile ölüler de bir değildir. Allah dilediğine ses işittirir. Fakat sen mezarlıktakilere sesini işittiremezsin. Suat Yıldırım Suat Yıldırım 19-22 Görenle görmeyen âma bir olmaz. Karanlıklarla aydınlık, gölge ile sıcak, dirilerle ölüler de bir olmaz! müminlerle kâfirler bir olmaz. Allah, dilediğine hakkı işittirir, sen kabirde olanlara sesini elbette işittiremezsin. Süleyman Ateş Süleyman Ateş Dirilerle, ölüler de bir olmaz. Allâh dilediğine işittirir; yoksa sen kabirlerde bulunanlara işittirecek değilsin. Şaban Piriş Şaban Piriş Dirilerle ölüler de bir değildir. Allah dilediğine işittirir. Sen kabirlerde olanlara işittiremezsin. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Diriler de eşit olmaz, ölüler de. Allah dilediğine/dileyene işittirir. Ama sen, kabirlerdekilere işittiremezsin! Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce Nor are alike those that are living and those that are dead. Allah can make any that He wills to hear; but thou canst not make those to hear who are buried in graves. 12- İki deniz bir değildir. Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da, tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et yersiniz ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını çıkarırsınız. O'nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için gemilerin onda denizde suları yara yara akıp gittiğini görürsün. 13- Allah, Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar; güneşi ve ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları yaratıp düzene koyan Allah, sizin Rabbinizdir; mülk O'nundur. O'ndan başka tapmakta olduklarınız ise, 'bir çekirdeğin incecik zarına' bile malik olamazlar. Yani, günün aydınlığı yavaş yavaş azalmaya başladığında, gecenin karanlığı artmaya başlar ve sonunda tamamen karanlık bastırır. Nitekim gece sonunda ufukta önce hafif bir aydınlık meydana gelir ve sonra yavaş yavaş ortalık aydınlanmaya başlar. Burada "Ketmir" kelimesi geçmektedir. "Ketmir" Arapçada hurmanın çekirdeği üzerindeki çok ince olan zar için kullanılır. Fakat buradaki kullanış sebebi, müşriklerin mabudlarının hakir birşeye bile sahip olmadıklarına işaret içindir. Bu nedenden ötürü ben bu kelimeyi lafzî olarak değil, mecazî olarak tercüme ettim. 14- Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. Bunu her şeyden Haberi olan Allah gibi sana hiç kimse haber vermez. Bu onların, sizin davetinizi işitmedikleri, ya da "evet" veya "hayır" şeklinde bir tercih yaptıkları halde cevap vermedikleri anlamına gelmez. Sözgelimi bir memura bir konu hakkında müracaatta bulunduğunuzda, o memurun sizin müracaat ettiğiniz konu ile bir alâkası yoksa, müracaatınız bir anlam ifade etmez. Çünkü o memur "evet" ya da "hayır" deme yetkisine sahip olmadığı için, kendisinden bir cevap alamazsınız. Ama aynı müracaat yetki sahibi birine yapılmış olsaydı, müracaatınız değerlendirilir ve kabul edilse de, edilmese de bir işleme tabi tutulurdu. Yani, onlar, "Biz Allah'ın ortaklarıyız, bize kulluk edin demedik. Bizim bunlardan haberimiz bile yoktu. Bizi Allah'a ortak koşuyorlarmış, bize dua ediyorlarmış, farkında bile değildik. Nitekim onların duaları ve adakları bize ulaşmadı" diyeceklerdir. Buradaki "haberdar" ifadesi ile Allah kastolunmaktadır. Belki bazı kimseler akıl yoluyla ve mantıken, Allah'a ortak koşulan putların ne kadar zavallı olduklarını bilebilirler ama Allah, o sahte putların acizliğinden tam anlamıyla haberdardır. Kıyamet günü ise onlar, acizliklerini bizzat itiraf edeceklerdir. 15- Ey insanlar, siz Allah'a karşı fakir olan muhtaçlarsınız; Allah ise, Ganiy hiç bir şeye ihtiyacı olmayan dır, Hamîd övülmeye layık tır. Yani, Allah'ın size muhtaç olduğu şeklinde yanlış bir düşünceye kapılmayın. Sizlerin inanıp-inanmaması Allah için bir anlam ifade etmez. O'nun takdiri herşeye rağmen vuku bulacaktır, sizler O'na ibadet etmeseniz de, O birşey kaybetmez, lakin sizler yaşadığınız her saniye içerisinde O'na muhtaçsınız. Hayatınızı idame ettirebilmek için muhtaç olduğunuz imkanları, Allah Teâla sizlerin emrine vermemiş olsa, bir an bile ayakta kalamazsınız. Allah'a ibadet etmenizin emredilmesi yine sizin yararınızadır. Çünkü sizlerin dünyada ve ahiretteki iyiliğiniz buna bağlıdır. Yoksa Allah'ın kaybedeceği birşey yoktur. "Gani", Herşeye sahip ve herkesten müstağni olan, fakat hiçbir şeye muhtaç olmayan demektir. Allah hiç kimsenin kendisine "hamd" edip etmemesine muhtaç değildir. O zaten kendisine hamd edilmiş olandır. Burada "Gani" ve "Hamid" sıfatlarının her ikisi birden kullanılmıştır. Çünkü Gani olan bir kimse servet sahibi de olsa başkaları onun malından faydalanamayabilir, o takdirde bu kimse ganidir ama hamid değildir. Ancak, kendisi başkalarından faydalanmadığı halde, başkalarının kendisinden faydalandığı kimse, Gani ve Hamid'tir. İşte Allah, hem Gani'dir, hem de Hamid'tir. Tüm mahlukat O'na muhtaç olduğu ve O'ndan faydalandığı için her hamd ve şükür O'na aittir. 16- Dileyecek olsa, sizi giderir yok eder ve yepyeni bir halk getirir. 17- Bu, Allah'a göre güç değildir. Yani, sizler kendi gücünüze dayanarak dünyaya gelmediniz. Şayet Allah dilerse, sizleri bir işareti ile yok eder ve sizin yerinize başka bir kavim getirir. Bunun için "ne" olduğunuzu bir düşünün ve başka kavimlerin kötü sonuçlarına neden olan bu tavırdan vazgeçin. Bir kavim hakkında menfi bir karar çıktığı takdirde, kâinattaki hiçbir kuvvet bunun gerçekleşmesine engel olamaz. 18- Hiç bir günahkâr bir başka günahkârın günahını yüklenemez. Eğer yükü ağır olan kimse bir başkasını onu taşımaya çağırsa, -bu, onun yakın-akrabası da olsa- kendisine ondan hiç bir şey yükletilmez. Sen, yalnızca gayb ile Rablerinden 'içleri titreyerek-korkmakta' olanları ve dosdoğru namazı kılanları uyarıp-korkutursun. Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için temizlenip-arınmıştır. Sonunda dönüş Allah'adır. "Yük" ifadesi ile amellerin sonuçları kastolunuyor. Yani, Allah katında herkes yaptıklarından sorumlu tutulacak ve hiçkimse bir başkasının yaptıklarından mesul olmayacaktır. Bir şahsın başka birini kurtarmak için onun yerini almasına da imkan yoktur. Bu ifade, Mekkeli müşriklerin, Müslüman olan yakınlarına, "Dininizden vazgeçin ve atalarınızın dinine dönün. Kıyamet gününde biz sizin günahlarınızı yükleniriz" sözlerine atfen kullanılmıştır. Yukarıdaki cümlede; hiçkimsenin başka bir kimseden dolayı ceza görmeyeceğini ve herkesin kendi hesabını yine kendisinin vereceğini bildiren Allah'ın adaleti hakkında söz edilmiştir. Başkalarının sorumluluklarını taşıyacaklarını iddia edenler, yalan söylemektedirler. Kıyamet günü kendi yaptıklarının hesabını verdiklerinde, kendilerini bile kurtaramadıklarını göreceklerdir. O gün kardeş kardeşden, baba oğuldan kaçacaktır ve hiç kimse bir başkası ile ilgilenmeyecektir. Yani, inatçılık edenler, senin tebliğinden asla faydalanamazlar, ancak Allah'tan korkan, O'nun önünde eğilen kimseler bu çağrıya kulak verirler ve hidayete sadece onlar ererler. 19- Kör olanla basiretle gören bir değildir; 20- Karanlıklara aydınlık, 21- Gölge ile sıcaklık da. 22- Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. Bu benzetmelerle, müminler ve kafirlerin şimdiki ve istikbaldeki hayatları arasındaki fark açıklanmak isteniyor. Bir grup kafirler kâinattaki tüm varlığın hangi hakikate işaret ettiğini görmemektedirler, çünkü gözleri kapalıdır. Diğer grup müminler Allah'ın birliğini ve insanoğlunun Allah'ın indindeki sorumluluğunu her zerrede idrak etmektedirler, çünkü basiret sahibidirler. Birinciler cehalet, zan, vehim ve karanlıklar içindedirler ve Rasülullah'ın getirdiği aydınlıktan bilerek kaçmaktadırlar. İkinciler ise, basiret sahibi oldukları için, Hz. Peygamber'in getirdiği aydınlığı hemen görürler. Müşriklerin takip ettikleri yolun felakete, Rasülullah'ın davet ettiği yolun ise hayır ve felaha götürdüğünü anlarlar. Bu iki grup insan aynı yolun takipçileri değildirler. Dolayısıyla bunların hayat karşısındaki takındıkları tavrın aynı olması ve hayatlarının sonunda yok olup gitmeleri mümkün müdür? Kötülüğe ceza, iyiliğe mükâfat verilmeyecek midir? Onlara "Gölgenin serinliği ile, güneşin şiddetli sıcağının bir olmadığı" söylenerek, bir grubun ateşte yanacağı, diğer grubun ise Allah'ın rahmetinin gölgesinde serinleyeceği hatırlatılıyor. Yani, sizler her iki grubun sonlarının aynı olacağını sanmakla büyük bir yanılgı içindesiniz. Son olarak, müminler diri ve zinde kimselere benzetilirken, inatçı kafirler de ölüye benzetilmiş. Yani mümin öyle kimsedir ki, onda duygu, idrak, anlayış, şuur vardır ve vicdanı iyilik ve kötülüğü ayıracak derecede hassastır. Kafirler ise tam aksine inatçılığa gömülmüştür ve onların hali karanlıklar içinde kalmış bir körden daha beter olduğu gibi, kendisinde hiçbir duygudan eser kalmamış ölüye benzerler. Allah dilerse taşlara bile anlama özelliği verir. Ancak Hz. Peygamber'in görevi bu değildir ve o, sadece tebliğ eder. Onun tebliğini, idrakleri, duyguları ve vicdanları hassas olan ve göğüsleri vicdanlarına bir mezar olmayan kimseler anlarlar. İşte Rasülullah ancak böyle kimseleri doğru yola iletir. Çünkü Hakka karşı sağır ve kör gibi davranan kimseler, Hakkı duyamazlar. Fakat kim o makul sözü dinlerse, ancak o Hakkı kabul eder. 1. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediği kadar artırır. Gerçekten Allah her şeye kâdirdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Allah, insanlara rahmetinden neyi açarsa artık onu tutacak, kısacak olan yoktur. Her neyi de tutar kısarsa, onu da, ondan sonra salacak yoktur. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Ey insanlar! Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın. Allah’tan başka bir yaratıcı mı var? O size gökten ve yerden rızık verir. O’ndan başka ilâh yoktur. O halde haktan nasıl çevrilirsiniz? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. Eğer onlar seni yalanlıyorlarsa, senden önce birçok peygamberler de yalanlandılar. Bütün işler Allah’a döndürülür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Ey insanlar! Haberiniz olsun ki, Allah’ın vaadi muhakkak haktır. Sakın bu dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o aldatıcı şeytan sizi, Allah hakkında da aldatmasın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Çünkü şeytan size düşmandır. Siz de onu düşman tutun. O etrafına toplanan taraftarlarını ancak cehennemliklerden olsunlar diye davet eder. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. İnkâr edenler için şiddetli bir azab vardır. İman edip salih amel işleyenler için de bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Ya kötü ameli kendisine allanmış pullanmış da onu güzel görmüş olan kimse de mi iman edip salih amel işleyenler gibi olacak? Şüphe yok ki Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de doğru yola çıkarır. O halde canın onlara karşı hasretlerle üzüntülerle sıkılıp gitmesin. Çünkü Allah, onların bütün yaptıklarını bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. Rüzgârları gönderip bir bulut kaldıran da Allah’tır. Derken biz o bulutu ölmüş bir beldeye sevketmişizdir. Böylece yeryüzüne ölmünden sonra onunla hayat veririz. İşte o dirilme de böyledir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. Her kim izzet istiyorsa bilsin ki izzet tamamıyla Allah’ındır. O’na hoş kelimeler yükselir, onu da salih amel yükseltir. Kötülükler kuranlara gelince, onlara şiddetli bir azab vardır. Onların tuzakları hep darmadağın olur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Hem Allah sizi bir topraktan, sonra bir damla sudan yarattı. Sonra sizi çiftler kıldı. O’nun bilgisi olmadan ne bir dişi hamile olur, ne doğurur. Kendisine ömür verilenin de ömrünün uzatılması da, ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır. Şüphe yok ki bu, Allah’a göre kolaydır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Hem iki deniz eşit olmuyor. Şu tatlı, hararet keser, içerken boğazdan kayar; şu da tuzlu, yakar kavurur. Bununla beraber her birinden taze bir et yersiniz ve bir ziynet çıkarır, giyinirsiniz. Allah’ın lütfundan nasib arayasınız diye suyu yara yara giden gemileri de görürsün. Gerek ki şükredeceksiniz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. O, geceyi gündüze sokuyor, gündüzü de geceye sokuyor. Güneşi ve ayı emrine âmâde kılmıştır. Her biri mukadder bir gayeye akıp gidiyor. İşte bu gördüklerinizi yapan Allah sizin Rabbinizdir. Mülk hükümranlık O’nundur. O’ndan başka taptıklarınız ise, bir çekirdek zarını bile idare edemezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Kendilerine dua ederseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size cevabını veremezler. Kıyamet günü de kendilerini Allah’a ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Sana her şeyden haberdar olan Allah gibi bir haber veren olmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise zengin ve her hamde lâyıktır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Eğer O dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Ve bu, Allah’a göre zor bir şey değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Hem günah çeken bir kimse, başkasının günahını çekmeyecek; yükü ağır basan, onun yüklenilmesine çağırsa da ondan bir şey yüklenilmeyecek, isterse bir yakını olsun. Fakat sen ancak o kimseleri sakındırırsın ki, gaybda Rablerinin korkusunu duyarlar, namazı dürüst kılarlar. Temizlenen de sırf kendisi için temizlenir. Nihayet dönüş Allah’adır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. Ne kör ile gören eşit olur, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Ne de karanlıklar ile aydınlık, Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Ve ne de gölge ile sıcaklık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Ölülerle diriler de eşit olmaz. Gerçi Allah, her dilediğine işittirirse de sen, kabirlerdekine işittirecek değilsin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. Sen sadece bir uyarıcısın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Muhakkak ki biz seni hak ile hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet de yoktur ki, içlerinde bir uyarıcı geçmiş olmasın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Onlara peygamberleri mucizelerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. Sonra ben o inkâr edenleri tutup yakaladım. O zaman beni inkâr etmek nasıl oldu? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Görmedin mi Allah gökten bir su indirdi. Biz onunla renkleri başka başka meyveler çıkardık. Dağlarda da yollar, beyazlı kırmızılı çeşitli renklerde ve kapkara topraklar var. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. Yine insanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da türlü renklileri vardır. Kulları içinde Allah’tan ancak âlimler korkar. Şüphe yok ki Allah çok güçlüdür. Hüküm ve hikmet sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. Allah’ın kitabını okuyan, namazı kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak verenler, kesinlikle batma ihtimali olmayan bir ticaret umarlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Çünkü Allah mükafatlarını kendilerine tamamen ödedikten başka, lütfundan onlara fazlasını da verecektir. Çünkü O çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Kitaplar içinde sana vahyettiğimiz kitap da kendinden öncekileri tasdik edici olmak üzere bir haktır. Şüphe yok ki, Allah, kullarının bütün hallerinden haberdardır ve her şeyi görendir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Sonra biz o kitabı kullarımızdan süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan da nefislerine zulmeden var, orta yolu tutan var, Allah’ın izniyle hayırlarda ileri geçenler var. İşte bu büyük lütuftur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Onlara Adn cennetleri vardır. Onlar oraya gireceklerdir. Orada altın bilezikler ve incilerle süsleneceklerdir. Orada elbiseleri de ipektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Onlar orada şöyle derler Hamd olsun Allah’a, bizden o üzüntüyü giderdi. Gerçekten Rabbimiz çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Lütfundan bizi durulacak bir yurda kondurdu. Burada bize yorgunluk gelmeyecek, burada bize usanç gelmeyecektir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. İnkâr edenlere gelince, onlara cehennem ateşi vardır. Hüküm verilmez ki ölsünler, kendilerinden biraz azab da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Onlar, orada şöyle feryad ederler Ey Rabbimiz! Bizleri çıkar, yapageldiklerimizden başka salih bir amel yapalım.» Onlara Size düşünecek olanın düşüneceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı da gelmişti. O halde azabı tadın. Çünkü zalimleri kurtaracak yoktur.» denir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Şüphe yok ki Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Elbette o, sinelerin içinde olanları da bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Sizi yeryüzünde halifeler yapan O’dur. Artık kim küfrederse, küfrü kendi aleyhinedir. Kâfirlerin küfürleri, Rablerinin katında kendilerine buğzdan başka bir şey artırmaz, kâfirlerin küfürleri kendilerine zarardan başka bir şey artırmaz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. De ki Gördünüz ya, Allah’ı bırakıp da tapmakta olduğunuz ortaklarınızı! Gösterin bana, yer yüzünden neyi yaratmışlardır?» Yoksa onların gök yüzünde bir ortaklığı mı var? Yoksa biz kendilerine bir kitap vermişiz de ondan bir delil üzerinde mi bulunuyorlar? Hayır o zalimler, birbirlerine aldatmadan başka bir vaadde bulunmuyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Doğrusu gökleri ve yeri yok oluvermekten, Allah tutuyor. Andolsun ki eğer yok oluverirlerse, onları O’ndan başka kimse tutamaz. Gerçekten O, çok yumuşak davranır, çok bağışlayıcıdır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Olanca güçleriyle Allah’a yemin etmişlerdi ki, kendilerine uyarıcı bir peygamber gelirse, mutlaka ilerideki ümmetlerin herhagi birinden daha doğru yolda olacaklardı. Fakat kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiği zaman bu, onların sırf ürküntülerini artırdı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Bu da yeryüzünde bir kibirlenme ve bir suikast düzenidir. Halbuki fena düzen ancak sahibinin başına geçer. O halde öncekilerin kanunundan başka ne gözetiyorlar? Sen Allah’ın sünnetinde asla bir değişme bulamazsın. Sen Allah’ın sünnetinde asla bir başkalaşma da bulamazsın. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Yeryüzünde gezip bir bakmadılar mı, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş? Halbuki onlar, bunlardan daha kuvvetliydiler. Ne göklerde ve ne de yerde hiçbir şey Allah’ı aciz bırakamaz. Çünkü o her şeyi bilendir, her şeye kâdir olandır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Bununla beraber Allah, insanları kazandıkları günahlar yüzünden hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet ecelleri gelince gereğini yapar. Şüphe yok ki Allah, kullarını görmektedir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster

fatır suresi 22 ayet anlamı